Osmanlı Dönemi İki Bıçak  (23756 defa okundu)

Gökhan Bakla

  • Üye
  • *
  • İleti: 459
Ynt: Osmanlı Dönemi İki Bıçak
« Yanıtla #15 : 09 Haziran 2009, 09:44:26 »
Sefa bey, resimlerini koyduğunuz bıçaklara bakarken bir şey dikkatimi çekti, vakti zamanında aldığım bir Çerkez kamasında da, sizin bıçakların üzerindeki desenlere benzer desenler var,( özellikle yıldızlara dikkat edin) bıçak üzerindeki oluklar ve diğer belirtiler sanki aynı ustanın elinden çıkmış olabileceğini düşündürüyor.?

Buna benzer birkaç bıçak ve kama görmüştüm pek çoğu ege ve Akdeniz dolaylarından dı. Büyük ihtimalle o bölgede yaşamış,  bıçak ve kama yapımı üzerinde eserler çıkarmış bir ustanın eserleri şu an bizlerin elinde dolaşıyor.

Bıçakların 150 ile 200 yıllık olduklarını varsaysak,  efeler diyarı bir bölgede bu tarz bıçakları kimlerin kullanmış olabileceğini tahmin etmek hiçte zor olmasa gerek.
Yeniliğin en iyisi, çoğu zaman unuttuğumuz geçmişimizdedir.

http://gokhanbakla.blogspot.com/

Durukan Türe

  • Üye
  • *
  • İleti: 155
Ynt: Osmanlı Dönemi İki Bıçak
« Yanıtla #16 : 09 Haziran 2009, 10:32:00 »
bıçaklar çok güzel. replikaları yapılabilir. onca yıldan sonra pek pas olmaması dikkat çekici.

Aydin Yüksel

  • Üye
  • *
  • İleti: 26
Ynt: Osmanlı Dönemi İki Bıçak
« Yanıtla #17 : 10 Haziran 2009, 15:37:25 »
Evet Sefa bey, bende amatör bir kolleksiyoner olarak elimdeki eski kilic ve bicaklarin bakimi ve onarilmasi konusunda cok acizim. Bir yanlis yapmamak icin elimide süremiyorum. Bu konularda bizi biraz bilgilendirebilirseniz cok seviniriz.

Ayrica bu yildiz motifleri benim elimdeki kiliclardada bolca var. Ay ve yildiz o dönemlerdede cokca kullanilan motifti herhalde. Ama yüzyil basi Avrupa tarzi subay kiliclarimizin üstünde büyükce olan ay yildiz, eski kiliclarda daha kücük ve daha dekoratif olarak yer aliyor. Yani abarti yok. Tabii ben elimdeki kiliclardan yola cikarak bu tesbitte bulunuyorum. Yinede kesin hüküm vermek istemem.
Dostcakalin

Sefa Çabuk

  • Üye
  • *
  • İleti: 182
Ynt: Osmanlı Dönemi İki Bıçak
« Yanıtla #18 : 12 Haziran 2009, 01:33:02 »
Gökhan bey olabilir desenler benziyor, bıçaklar zaten Burdur tarafından geldi belki aynı ustanın elinden çıkmış olabilir ama bana kalırsa o zamanki moda sanki böyleymiş gibi :) her ne olursa olsun ben formlarına bayıldım, ilk fırsatta birer tane yapacağım.
Snacar bey ve Aydın bey, demir içeren metal alaşımlarını uzun dönemde korumak ne yazıkki çok zor hele de zamanın yıprattıklarını onarmak daha dertli bir iş çünkü onarayım derken temel özelliklerine de zarar verebiliyorsunuz. Bu tür eserlerde konservasyondan önce- ki en dertlisi de bu- sıkı bir temizlik yapmak gerekiyor, temizliği yaparken mekaniksel aşındırıcıları çok fazla kullanma şansınız yok ama yüzeylerde daha önce oluşmuş girinti ve çıkıntılarile bunların arasında yerleşmiş, kir, kan, pas, toprak vs malzemeleride sökmeniz gerekiyor, burada en sıkıntılı iş pası çözmek gözeneklere dolmuş kirler kolay sökülüyor ama pasla birlikte yüzeye yapışmışsa gerçektende oldukça zorluyor. Sanayiyle içli dışlı olduğumdan bunlar benim için çok sorun olmuyor ama siz nasıl yaparsınız bilmem yinede anlatayım. herhangi bir elektrostatik toz boya atan işyerine giderseniz burada toz boyayı atma öncesi kullanılan banyolar işinizi görür, birinci olarak yüzeydeki kalıntı yağ, pislik vs yi yüzeyden sökmek için yaklaşık 70 derece sıcaklıkta yağ alma banyosuna ( aslında alkali banyosu)sadece metal kısmı daldırıp yaklaşık 5 dak bekletiyorsunuz ve yüzeyde kalıntı pislik tabakası temizleniyor bunu evde çamaşır suyunu seyrelterekte yapabilirsiniz ( 5lt suya 150 ml çamaşır suyu) evde hazırlarsanız sıvıyı mutlaka ısıtın. bu işlemin ardından metalin yüzeyini bol suyla durulayın ve en son bir bezle silerek kurutun. Buradan çıkan sonuç sizin için yeterliyse yani bu temizliğe razıysanız burada durun, ama illa kalıntı pasları da sökmek isterseniz o zaman 1 lt su için 5ml hidroklorik asit banyosu hazırlayın ve bunuda yaklaşık 60 dereceye kadar ıstıp yine metali içine daldırın, bu mevcut yüzeydeki pasların hepsini sökecektir ancak tufalleşmiş ve katman olmuş paslar için aynı şeyi söyleyemem. gözünüzle göremesenizde bu işlemin ardından yüzeyde mikro gözenekler oluşacaktır, merak etmeyin bunun malzemeye bir zararı yok, ancak bu işlemin hemen ardından sodyum bikarbonat ( mutfak sodası) ile suyu karıştırdığınız bir kaba banyodan çıkan metali daldırın ardından suyla durulayıp tekrar daldırın ve bunu 3 kez yapın ki eğer asit kalmış bir yüzey varsa hepsi nötralize olsun. Artık sona geldiniz şu andan itibaren malzemeniz oksitlenmeye çok açık bir haldedir ve böylece bekletirseniz çok kısa sürede oksitlenecektir, bunu önlemek için bir lavaboda ve üzerine sürekli su akarken 1500 grit bir su zımparasıyla yüzeyi zımparalayın ( siz istesenizde malzemeye zarar vermez) yüzey parlayacaktır, yeterli parlaklığa ulaştığınızda işlemi bitirin ve pamuklu bir bezle iyice kurulayın, ardından hemen zaman yitirmeden yüzeyi korumanız gerekir. bunun için iki yok seçebilirsiniz, eğer sergileyeceğiniz bir ürün ise yüzeye bire bir oranda karıştırılmış parafin + vazelin karışımını çok ince bir tabaka halinde sürün, eğer saklayacaksanız bulabilirseniz domuz yağı, bulamazsanız koyunun kuyruk yağını  :) elinize alıp ısıtıp ısıtıp eriyen kısımlarını metalin üzerine iyice yayın, ki tamamen havayla iletişimi kesilsin. domuz yağı için basit bir yöntemde Sanayide satılan salmastraların ( genellikle deniz malzemeleri satan hırdavatçılarda olur) üzerindeki yağı eriterek sürebilirsiniz, burada kullanılan yağ da sonuçta domuz yağıdır. Umarım işinize yarra, kolay gelsin

Sancar Özer

  • Üye
  • *
  • İleti: 825
Ynt: Osmanlı Dönemi İki Bıçak
« Yanıtla #19 : 12 Haziran 2009, 04:56:33 »
Verdiğiniz ayrıntılı bilgiler için sağolun sefa bey; tabi sizin de dediğiniz gibi önemle altının çizilmesi gereken nokta bu temizleme işlemleri eğer çok profesyonelce ve hataya yer bırakmayacak şekilde uygulanamayacaksa hiç denememenin daha iyi olacağı hususu.

Özellikle antika eserlerin temizliğinde yapılacak küçük hatalar bile geri dönülemez kalıcı hasarlara sebep olabilir.Eski Askeri Müze müdürü ve müzecilik hocam rahmetli Nejat Eralp 'in hep dediği gibi tarihi eserlere en çok zarar bilinçsiz yapılan restorasyon ve konservasyonlarda veriliyor maalesef.
"Hoşça bak zatına ki zübde-i alemsin sen
 Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen "

Şeyh Galip

Durukan Türe

  • Üye
  • *
  • İleti: 155
Ynt: Osmanlı Dönemi İki Bıçak
« Yanıtla #20 : 12 Haziran 2009, 08:01:25 »
 sefa ustam ayrıntılı açıklama için sagol,
ancak benim bir de hatırlatmam olacak . siz en iyisi bu alkaliye ve asite daldırma işlemlerini açık havada yapın. kapalı yerlerde dumanlar zarar verebiliyor. yada sevmediginiz bir arkadaş var sa rica edin o yapsın :)

Burak Ekit

  • Üye
  • *
  • İleti: 26
Ynt: Osmanlı Dönemi İki Bıçak
« Yanıtla #21 : 12 Haziran 2009, 10:56:18 »
Kesici agzi yara almis ya da kilici olusturan laminalarin arasinda olusmus acikliklar gibi onemli defektlerde bile bazen kilicin temel geometrisine sadik kalinarak yapilan asindirmalar kullanilabiliyor.
Bu arada ilgilenenler icin :dunyanin en onemli muzelerindeki aralarinda neredeyse paha bicilemez saheserlerin de bulundugu bircok kesici silah su marka birtakim mumlar ile korunmaktadir. http://www.restorationproduct.com/ 
aslinda sitedeki diger mallari da incelemeye de deger bence...selamlar

Sefa Çabuk

  • Üye
  • *
  • İleti: 182
Ynt: Osmanlı Dönemi İki Bıçak
« Yanıtla #22 : 13 Haziran 2009, 00:18:27 »
Burak bey ben aslında genel olarak temizlik işlemine değindim, restorasyon apayrı bir konu, restorasyon da uygulanan spesifik yöntemler elbette vardır ama sonuçta çalıştığınız şeyin içeriğinden eminseniz ve tamir için gerekli teknik bilgi ve aletsel alt yapıya sahipseniz elbette aslına sadık restorasyonlar yapılabilir
Durukan her zaman sevmediğimiz adam bulamıyoruz ;D ;D ;D bulursak senin dediğin gibi ama yoksa mecburen havalandırma fanını hemen önünde oluyor işlem :)

 

Her Hakkı Saklıdır © 2007-2024 cebehane.com
SMF 2.0.15 | SMF © 2017, Simple Machines
RSS WAP2